|
ANA SAYFA
VOLARE, OOOOOOOO… |
( İsmail Seçkin ) |
1960 lı yılların populer bir İtalyanca şarkısı olan
“VOLARE” şarkısından alınan bu nakarat, benim yaşımda (1951) veya
ona yakın olan Yeşilköy sakinlerine, şimdiki Yeşilköy 50.yıl
Lisesinin bulunduğu alandaki “VOLARE SAHASI” olarak bilinen futbol
sahasını ve futbolla ilgilenenlere de bu sahaya adını veren, ona
yakın oturan semt sakinlerinin kurduğu “VOLARE” ismindeki bir semt
futbol takımını hatırlatacaktır.
Bu sahayı yaz sabahları, hafta sonları hariç hergün,
sabahın erken saatlerinden öğle saatlerine kadar, yetiştirdikleri
ürünleri satmak için yakın köylerden atlı arabaları ile gelen
gezgin satıcılar doldururdu. Böylelikle şimdiki Yeşilköy Pazar
ortamının küçüğü o zamanlar neredeyse hergün yaşanırdı. Bizler de
çoğu zaman annelerimizle birlikte onlara yardım amacıyla bu alana
gelir ve alınan ürünleri bisikletlerimizle evlerimize taşıdık.
Hemen her sabah karşılaşılan bu satıcılarla o sahaya gelen kişiler
arasında genellikle samimi, sıcak bir ortam oluşurdu.
Zannederim 14-15 yaşları civarında idim. O yıllarda
Yeşilyurt’da oturuyorduk. Bu seyyar satıcılardan Aydın isimli bir
genç annem ve halamın ricası üzerine genellikle Çarşamba günleri
Yeşilköy dönüşü Yeşilyurt’a uğrar, bize ve halamlara bizler için
ayırdığı Çavuş üzümünü bırakırdı. Biz de Aydın’la bu şekilde
arkadaş olmuştuk. Aydın’ın bisikletlere karşı da bir tutkusu
vardı. Biz de onun bu tutkusundan faydalanarak Halamın oğlu Hakan
Ertan’la birlikte Yeşilyurt dönüşü bisikletimizi ona verip, bizde
onun atlı arabasını alırdık. İki taraf için de son derece keyifli
olan bu takas sonrası yolculuğumuz, bizim Yeşilyurt Ekin sokaktaki
evimizden başlar, tren yoluna parelel hatboyu boyunca devam ederek
Halkalı caddesi sonundaki Plak fabrikasının yanındaki tren yolu
köprüsünün önünde son bulurdu. Bu bölgede bizler atlı arabasını
Aydın’ geri verip bisikletimizi alarak evimize geri döner ve bir
sonra ki Çarşamba gününü sabırsılıkla beklemeye koyulurduk . …….
Bu sebeble kuzenimle ben bütün bir yaz boyunca Aydın’ın bize
uğruyacağı Çarşamba günlerini iple çeker ve hangi oyunda olursak
olalım oyunu bırakarak, onun geleceği öğle saatlerinde mutlak evde
onu bekler olurduk. Ancak laf aramız da bizim için çok keyifli
olan bu takasdan hiçbir zaman ailelerimizin haberi olmadı. Yoksa
bu keyifli takasımız herhalde son bulurdu……..
Volare sahasında yine yaz ayların da, Yeşilköy ve
Yeşilyurt’luların büyük beğenisini kazanan ve neredeyse 1 ay
boyunca hergün çok değişik programlarıyla, büyük bir kalabalığa
hizmet veren, TELGEZER SİRKİ kurulurdu.Tam bir daire şeklinde
kurulan bu çadır sirkin içinde, ortada birkaç basamak merdivenle
çıkılan tahta bir sahne, sahnenin etrafında da dairesel olarak onu
saran, seyirciler için uzun tahtadan oturma yerlerine sahip, anfi
tarzı giderek yükselen 8-10 basamaktan oluşan tribünler vardı.
Tribünlerin arasındaki küçük bir bölümünde de, orkestra için,
yükşekçe tahta iskele üzerine kurulmuş dar bir tahta alan
bulunmaktaydı. Seyircilerin giriş bölümünün karşı tarafında ise
gelen sanatçıların soyunup giyinebilmeleri için, büyük çadırla
bağlantılı çok daha küçük bir çadır bulunurdu. Sanatçılar bu
bölümden büyük çadıra geçerek sahneye çıkarlardı. Yeşilköy ve
Yeşilyurt’ lular her gece Telgezer ve oğullarının akrobasi
hareketleri yanında, çeşitli halk oyunları gösterilerini, o
yılların söhretli çeşitli ses sanatçılarını, komedyenler ve
İllizyonistlerin (o zamanlar biz sadece sihirbaz derdik)
gösterilerini büyük bir keyifle izlerlerdi. Bu illizyonistler
içinde ensık izlediğimiz ise siyah uzun pelerini ve bir yardımcısı
ile sahneye çıkan “Mandrake” idi. Diğer hatırlıyabildiğim
sanatçılar arasında ise Beyaz kelebekler ve Mavi ışıklar
grublarını, Serpil Örümcer’i, Ertan Anapa’yı Ateş böcekleri’ni,
akordeonu ile birlikte Celal Şahin’i , Aysel Tanju ve Leyla
Sayar’ı sayabilirim. Ve program sevgili Telgezer’in o gür ve tok
sesisiyle, şiirsel tarzda söylediği, “ AHH GİDİ YARIN AKŞAM AHHH……”
gizemli nakaratıyla sona ererdi…………
Volare sahasında, kış aylarında da Yeşilköy Gençlik
Klübünün düzenlediği kış futbol turnuvaları yapılırdı. Bu turnuva
maçları kışın Pazar günleri, hemen her iklim şartında, sabahtan
başlıyarak birbiri ardınca yapılan maçlar şeklinde hava kararana
kadar devam ederdi. Genellikle kışın güç iklim şartlarında
Yeşilyurt ve Yeşilköy mahalle takımları arasında oynanan bu maçlar
, büyük bir seyirci topluluğu tarafından keyifle izlenirdi.
Seyirciler genellikle sahanın yanındaki yolun hemen kenarındaki
bitişik nizamda yapılmış evlerin giriş bölümlerini, yağmur ve
kardan sığınmak için kullanırlardı. Biz oyuncuların hali ise daha
da perişandı. Zira bu zor iklim şartlarında Volare’nin vıcık vıcık
çamur sahasındaki maçlar sonrası, tam bir çamurdan adama
dönüştüğümüz için, maçlar sonrası oyuncuları tanımak oldukça
zorlaşırdı. Tabii o günkü şartlarda bu çamurlardan arınmamız da,
eve bu halimizle gittiğimiz de ailelerimizle aramız da problem
yaşıyacağımız için, oldukça problem teşkil ederdi……….
Yukarıda da bahsettiğim gibi, bu sahaya ismini
veren Volare futbol takımının Feridun (daha sonra Galata ve Mersin
İ.Y. da oynadı), Ahmet-Ersin (Yeşildirek genç ve Galatasaray genç
takımında oynadı), Kosta, Cemil, Tuncay ve isimlerini
hatırlıyamadığım birkaç oyuncusuydan bende birisiydim ve o yılar
bu takımda kaleci olarak görev yapıyordum. Yine aynı yıllar da
Yeşilyurt ‘un da Altınok isimli bir kuvvetli bir semt takımı
vardı. Altınok takımı oyuncularından hatırlıyabildiklerim arasında
, daha sonra Yeşilköy Gençlik ve Spor Klübünün de de aktif olarak
futbol oynamış olan Levent (Yeşildirek’te de oynadı), Nejat
kardeşleri, Tarık’ı (daha sonra Yeşildirek, Yavuz Sultan Selim ve
İstanbulspor’da oynadı) sayabilirim. Biri Yeşilköy’ün, diğeri
Yeşilyurt’un takımları olan Volare – Altınok arasındaki maçlar o
dönemim en iddalı semt maçları olarak bilinmekteydi. Bu maçlardan
hatırlıyabildiğim, kaleci olarak oynadığım bir maçta ilk devreyi
5-1 mağlüp bitirmiştik. Ancak takımımızın en değerli futbolcusu
olan, Volare sahasının hemen arkasından geçen derenin hemen
arkasındaki, iki katlı ahşap evde oturan as oyuncumuz Feridun,
babası izin vermediği için ilk devre oynıyamamış ve ilk devreyi
evlerinin bahçesinden seyretmek zorunda kalmıştı. Ancak ikinci
devre başlamadan önce babası evden ayrıldığı için, hemen koşup
gelerek takıma dahil olmuş ve onun harika oyunuyla biz maçı 7-6
galip bitirmiştik. Bu maçta 4 gölümüzü de, bu gerçekten çok üstün
futbol yeteneklere sahip olan ve her zaman da kendi futbol
yeteneklerine eşdeğer büyük takımlarımızdan birinde oynıyamadığını
düşündüğüm Feridun (Galata ve Mersin İ.Y. da oynadı)
atmıştı…….Halen de daha önce futbol oynağı Mersin ‘de iş kurarak
oraya yerleşen sevgili Feridun arkadaşıma ve tüm VOLARE’li takım
arkadaşlarıma da sizin aracılığınızla sevgilerimi göndermek
istiyorum……… Bir başka ezeli rakibimiz ise rahmetli Toros’un (YJK
da ,YGK da ve Vefa’da uzun yıllar futbol oynadı ve İstanbulspor
alt yapısında uzun yıllar vefatına kadar teknik direktörlük yaptı)
oynadığı ve onun evinin bulunduğu, balıkçılar olarak bilinen
bölgenin takımı olan Gaskonyalılar futbol takımı idi. Bütün bu
takımların futbolcuları daha sonra o yıllarda, gayrifedere bir
klüp olduğu için, kendi sahasında sadece yaz aylarında maçlar
yapan Yeşilköy Gençlik ve Spor Külübünün, Yeşilköy Jimlastik
Klübünün ve Yeşilköy Kültür Spor Klübünün jinyör, genç ve A
takımların da uzun yıllar aktif futbol oynamışlardır.
Yine bu saha da Pazar sabahları ve Çarşamba
akşamüstleri de, Yeşilköy Gençlik, Yeşilköy Jimlastik takımının
emekli oyuncularından oluşan bir grup kendi aralarında düzenli
olarak futbol maçları yaparlardı. O yıllarda, hatırlıyabildiğim
kadarıyla eski YGK futbolcularından Ayhan, Fıtri, Nejat
ağabeylerimizin oluşturduğu bu tekaüt takımı oyuncularına daha
sonraki yıllarda ben de katıldım. Bu takım bu sahanın yıkımından
sonra uzun süre Çınar sahasında (Olimpik park olana kadar) ve
beldemizin bu son sahasının kaybından sonra da sırasıyla,
Ataköy’deki Ancelo’nun önündeki geniş asfalt alan, Florya daki
Polis okulu içindeki saha, Florya kampingi içindeki saha, şimdiki
Yeşilköy pazarının önündeki asfalt alan ve uzun yıllar Florya daki
Bakırköy spor klübüne ait toprak saha olmak üzere bir çok değişik
semtelerde, Yeşilköy’lü oyuncu sayısı giderek azalarak, ama hiç
ara vermeden aşağı yukarı 50 yıldır (bilmiyorum ama bu belki de
kesintisiz bir arada futbol oynama rekoru olabilir), pazar
sabahları her iklim koşulunda maçlar yaparak varlığını sürdürdü.
Bu grup son 2 yıldır da Menekşe’deki Küçük Çekmece Belediyesine
ait sahada, 73 yaşındaki Erkut Ültanır ağabey, sevgili Mahmut ve
ben olmak üzere, sadece kalan 3 eski Yeşilköy’lü ve çoğu diğer
semtlerden gelen, bizden daha küçük kardeşlerimizle birlikte halen
de varlığını sürdürmekte, her Pazar günü saat 8,30 da, her iklim
koşulunda maçlarına devam etmektedir…….. Ancak bu takımdaki 3 olan
sayımız bu yıl üniversite öğrencisi olan oğlum Emre’nin de bizim
grubumuza katılımıyla 4 e çıkmış oldu…………
Bu takımın da kuruluşundan itibaren değişik
dönemlerde futbol oynamış olan Yeşilköy’lü yada Yeşilyurt’lu
kişilerden hatırlıyabildiklerim arasında Ayhan, Fıtri, Nejat,
Yılmaz, Adnan, Erkut Ültanır, İstepan (Amerika’da), İsmail, Nusret
(İzmir’de), Turan ve Tuğrul kardeşler, Müfit, Arman, Suha, Hosep,
Nezih (enkaz), Müfit (kaleci- Yataş bayii), Nuran Canik, Tevfik,
Yervant, Tuna, Sedat Mumcuoğlu, Ferhan, elayak Ahmet, Halit, Ahmet
Ersin, Feridun, Sümer, Osman Kolbaşı, Haluk (gaddar), İbrahim ve
İlhan kardeşler, Mahmut ve Celal’i sayabilirim. Bu arkadaşlarımdan
vefat ettiklerini bildiğim Arman, Suha, Fitri, Nejat, Tuğrul
ağabey’leri ve Hosep’i rahmetle anıyor ve hayatta olan bu takımda
oynamış olan tüm dostlarıma da sevgilerimi yolluyorum ………….
Sevgilerimle
İsmail Seçkin
|
|