Yine dönelim biraz daha geriye ki fasl-ı Yeşilköy
unutulmasın.1962 ilk yazımız Yeşilköy'de .Bakir,güzel ve
yeşil gerçekten yeşil köy. 60 metrekare bir
yazlık,çiroz'da bir dönüm bir arsanın
içinde.Yazları oradasın artık 1962-70 arası,sonra hem
yaz hem kış 1984'e kadar.Bahçede kuyu ve emme basma
tulumba.
1962 istasyondaN çıktın sağ köşede levanten Rozena
Ruggieri'nin pastanesi,bir köşkün altı. İlerle, kasap
Spiro kibar ,temiz yüzlü bir adam.
O zamanki çarşısı nedir zaten Yeşilköy'ün? Onbeş yirmi
esnaf hepi topu.
Yan yana manavlar,üç tane.Birincisi Hasene Hanım hem
bakkal hem de manav.Bostay meyve suyu satar zarif
şişeli,hoş içimli.Onun yanında Şinasi Özünözü.Üçüncüsü
Ramazan.Hep pahalı semttin ama sanki o zaman şimdiki
kadar değil.
Ulaşım tren bir tek.
Özel araba tek tük.İETT otobüsünün gelişi 1968 yılı.
Daha sonra Taksim'e dolmuş.
Manavlar bitti Kuleli köşkünaltında gazeteci Duli
Çimenoğlu,envai çeşit yabancı dergi bulunur.
Soluklan biraz Bay Bari'nin dükkanında şimdi.Yüksek
raflar,pastırmanın,peynirin en iyisi...Tezgahtan gelir
bazen Aram'ın,bazen Berç'in sesi.Bari'nin oğulları
arkadaşların.
Sonra Cemal Bakkal,Sıtkı'nın fırını,Ekrem'in o güzel
lokantası,Eczacı İbrahim,yurt dışında olsa müze olurdu
şimdi eczanesi.Hoyrat ellerde harcattık,korumadık hiç
bir değerimizi.
Nalbur Davit Torosyan.Doktorlar Varujan,Kalangos,Kemal
Naldemirci.
Ahşap evler,köşkler iki sıra.
Yazlık reks sineması ayrı konu,ayrı anlatılacak,başlı
başına bir vak'a.
Kapri deniz banyosu,duhuliye 150 kuruş,Sandalla açıktan
gidip parasız girmenin keyfi bambaşka.
Mehtap aile çay bahçesi,köşesinde sinemacı Manol ile
güler yüzlü karısının büfesi:neydi o kaşarlı domatesli
sandviçi,sosislisi.
Yanda lunapark ve camlıköşk kahvesi. Alicum'u sonra yaz
es geç şimdi. Latin Katolik Klisesi'ne gelmeden iskele
Beykoz'dan,Çubuklu'dan mavnalarla su gelir ta Yeşilköy'e
denizden,at arabalaryla dağılır sonra iskeleden.
Sonra kilise,geç önünden,sola dön.Altınfıçı.Ellibir
oynuyorsun,ılık bir bahar akşamüstü,lise çağları.Patates
kızartması,bira.Masadkilerin bir kısmı yok bugün.Hele ki
''Baba'' Can Sav. ''Bir Sait Faik'lik gün ''yaşar kendi
deyimiyle.
....Kenarındasın denizin çirozda,ılık nefesi Marmara'nın
çelimsiz çocuk vücutlarımıza değer ,ta öteden belki
Yalova'dan gelip.Kıyı Falez,şimdiki gibi betonun
kıyımıyla düzleşmemiş.Deniz kıyısını kazdınmı biraz
tatlı su çıkar.Toplanır midyeler,yakılır ateş ki
alevlerden yansır sanki ruhu eski İstanbul'un.Bir
teneke parçası üstünde piştimi midyeleribir ziyafet olur
ki,hala damaklarda tadı.
.....Top koştur onun üstüne bisiklete bin,röneparka
uzan,bisikletler sanki kuğu zarifliğinde ve hafif.Terrot,Pejo,Otomoto.Fransız
malı.Şimdiki dağ bisikleti kabalığı,35 vites filan
yok.Yol boyu köşk,villa,yalı.Dil,din,ırk harmanı.Yoğun
bir güzel insanlık,bir insan güzelliği
.................................
Sevgiler
Engin Bozdağ |