Para Zenginlerinin değil DOST ZENGİNLERİNİN SEMTİ

ANA SAYFA

YEŞİLKÖYDEKI ÇOCUKLUK ANILARIM

( Panagiotis Kremidas )

 

 

1958 Nisan ayında ailece yaşadığımız Boyacı köy’den Yeşilköy’e taşındık.

 

Yeni evimiz Yeşilköy Çiçek sokak ile Menekşe sokağın köşesinde 4 katlı bahçe içinde sempatik bir apartmandı. Adı ise Çiçek apartmanı idi. Muzaffer Erdönmez sokağında büyük ahşap bir konak vardı. Adeta parkı andıran kocaman bahçesinde bir su değirmeni bulunurdu. Bu konağın sahibi ise Malta kökenli Roland Casar ve Fransız eşi Fransız kökenli madam Jermain idi. Bu ailenin tek kızının adı Daisy (Deizi) idi.

 

1958de 4,5 yaşında olmama rağmen çok şey hatırlıyorum. İlk arkadaşlarım aynı mahallede outran Demokrat Parti Milletvekili Veziroğlu’nun çocukları Sinan, Selma ve Selim idi. Sinan esmer sevimli bir çocuktu. Selma ise esmer kısa saçlı kırmızı yanaklı bir kızdı. Selim sarışın kıvırcık saçlı.

 

Mahallede oyuncak, kova, kürek, kazma ile kumların içinde oynardık, daha sonra köşe kapmaca gibi başka oyunlar da oynardık.

 

Çocukluk anılarımda kalan başka bir şey de Migrosun seyyar bakkaliye kamyonudur. Her öğlen kornasını çalarak mahalleye gelir, o büyük kapaklarını açardı. Bunu gören tüm mahalle sakinleri sokağa fırlar alışverişe başlardı. Yaz aylarında teyzem ve annem bana soğuk gazoz alırlardı.

 

1958 yıllarında Yeşilköy ve Yeşilyurt’u Istanbul’a bağlayan tek vesait banliyö treni idi. Yeşilyurt istasyonuna gitmek için once ahşap merdivenlerden çıkıp ufak bir köprüden geçip platforma varabiliyorduk. Daha sonra 1960larin ilk yillarinda alt geçit yapıldı.

 

Küçükken gitmekten en çok zevk aldığım yer Röne Park idi. Rahmetli dedem Aksarayli nalbur Yuvan Usta beni oraya götürür başka çocuklarla oynardım. Röne Park’ın bir de denize bakan yemekli eğlence yeri vardı, birkaç defa ailece gitmiştik.

 

O zamanın gençleri Rock and Roll, Ça Ça ve Rumba dansları ile eğlenirdi yine 1958 senelerinde o senenin Örovizyon şarkı yarışmasında üçüncü gelen Italyan Volare şarkısı herkesin ağzından düşmüyordu.Hatta Yeşilköy’de bir de Volare adında bir de futbol sahası vardı.

 

Apartmanımızda ilk arkadaşım Atilla Uzman adında bir çocuktu. Babası Nedim Uzman Shell Petrol şirketinde müdürdü. Anneleri Asiye hanım daha sonra da Esin isminde bir kız kardeşi oldu. Atilla ile çok iyi bir arkadaslığımız vardı sokakta ya da bahçede oynardık.Kurban adında bir de kapıcımız vardı, yaramazlık yaptığımız zaman bizi kovalardı.

 

1960 senesinde bizim üst kata bir Alman ailesi yerleşti soyadları Wall idi. Baba Fredi Wall ve anne Clara Wall iki de cocukları vardı. Roland ve Katia. Teyzem Marianti Sinanoğlu madam Wall ile iyi bir arkadaşlık kurmustu.Hatta yaz aylarında madam Clara ve çocukları, ben ve teyzem ile birlikte Röne Parka gidip oradan denize girerdik.Kıyıdaki kayalıklar delik delikti. Daha sonra apartmanımıza Orhun ailesi geldi baba Erol Orhun, anne Tülin Orhun bir de erkek cocukları Talat vardı. Onunla da iyi arkadaş olduk.

 

1959 Eylül ayında okul çağına gelmiştim babam beni Yesilköy Rum Ilkokuluna yazdırdı. 15 Eylül Pazartesi günü okula başladım ama o gün benim için zor bir gündü. Babam beni okula bırakıp gittiğinde ağlamaya başladım her küçük çocuğun ilkokula başladığı gibi.
Okulumuz Cekmece Sokağında büyük bir bahçenin içinde tek katlı sarı bir bina idi on tarafında giriş kapısı ardından tören salonu ve dört sınıf.
Arka tarafta ise yemekhane müdür ve oğretmenler odası vardı.

 

Biz çocuklar daima ön tarafta oynardık bahçenin arka tarafinda basketbol ve tennis sahaları vardı.

 

Okul müdürümüz Viron Nakos ve öğretmenlerimiz Yani Arvanitidis, Bayan Sofia Benlisoy, Bayan Atina, Bayan Tarlan, ve Bayan Semiha idi.

 

İlkokul birinci sınıftaki arkadaşım Konstanten Vasiliadis’in babası Niko Vasiliadis T.B.M.M.’de kurulan orkestranın şefi idi. Aynı zamanda merhum başbakan Adnan Menderes’in de iyi arkadaşıydı. Birçok Avrupa Operasında orkestra şefliği yaptı ve bir zamanlar Çınar Otelinin orkestrasında da çalmıştı. Halen Konstanten Vasiliadis Selanikte eşi ve 2 erkek çocuğu ile birlikte yaşamakta ve bir Konservatuar işletmektedirler.

 

Konstanten küçükken Yeşilyurt sahalarında kalecilik yapardı lakabı ise Uçan Mandaydı.Başka bir okul arkadaşım Evi Iliaoğlu babası Grigor Usta Sirkeci Garı’nın yakınlarında börekçi dükkanı vardı.
Ikiz olan arkadaşlarım Marko ve Ivi Pulio’nun babaları merhum Hristo Pulio Atletizmde 14 sene üst üste Balkan Şampiyonu olmuştu. Ayrıca 32 sene de BP petrol şirketinde müdür olarak çalıştı.

 

Manol Fokaefs de diğer bir okul arkadaşımdı babası Yeşilköy’de bakkaldı.Efterpi Caliki ise gözlüklü uslu bir kızdı halen Amerika”da yaşıyor. Hrisula isimli kızla sınıfta yan yana otururduk ve hatta doğum günlerimiz bile aynıydı 29/10/1953 yani Cumhuriyet Bayramı.

 

Daha sonra biz üçüncü sınıfta iken iki kız öğrenci daha geldi Feriköy Rum Ilkokulundan Harula Cinga ve Kumkapı Rum Ilkokulundan Angeliki Angeli. Harula”nin Yani adında bir kardeşi vardı Angelikinin de Pavlo adında bir ağabeyi vardı.

 

Harula”nin babasını hemen hemen Yesilköy’de herkes tanırdı çünkü Ancelo eğlence yerinin sahibiydi. 1950ler ve 1960larda Yesilkoylülerden haricinde Istanbul”un her yerinden eğlenmek icin gelenler olurdu.

 

Ben küçükken hatırladığım kadarıyla gitar ve mandolin calan müzik grupları Ancelo”nun yerinde Latin sarkıları söylerdi.

 

Angeliki Angeli”nin babası bay Todori”nin Istasyon caddesinde bir Tuhafiyeci dükkani vardı tam yanında da bir fırın bulunurdu.Biz öğrenciler defter, kalem, silgi, kalem boya ve cetvel gibi okul icin lazım olan şeyleri bay Todori”den alırdık.Milli bayramlarda krapon kağıdı alıp sınıfımızı süslerdik.

 

Bizden büyük arkadaşlarımız da vardı Lefter Ipsilandis ve iki kardesi Yorgo ile Anastas. Babalarının Modena isminde büyük bir kırtasiye dükkani vardı.Okul evimize bir hayli uzak idi o yüzden okula fayton ile gidiyorduk. Faytoncu Stepan adında bir Ermeni idi.Eski Yeşilköy”lü güzel bir faytonu vardı her sabah bizi toplar okula götürürdü. Öğlenden sonra 15:00”de de bizi tekrar eve bırakırdı. Kar yağdığı zaman Stepan Amca bir taksi kiralar bizi okula öyle götürürdü.

 

Aklimda kalan başka bir şey de Milli Bayramlardaki okul merasimleridir.

 

Örneğin Cumhuriyet Bayramında arife günü tören salonunda toplanıp günü andıran şiirler söylerdik, hocalarımız konuşmalar yapar müzik ve oyun havaları çalınırdı. Bütün okul bayraklar, kırmızı beyaz krapon kağıtlarıyla donanırdı.

 

23 Nisanda resmi geçide katılırdık. Günler öncesinden annelerimiz bize giysiler hazırlardı benim annem terzi olduğu icin kısa sürede elbisemi dikerdi. Resmi geçide Yesilköy ve Yesilyurt”un tüm okullari katılırdı.

 

Çınar otelinin önündeki alanada büyük bir tören düzenlenirdi.

Bu arada 1962-1963 ders yılında kızamık ve su çiçeği salgınında ben
Kızamık olmuş ve uzun bir süre okula gidememiştim.Bu nedenle o yıl sınıfta kaldm. 1963-1964 ders yılında yeni arkadaşlar edindim.

 

Hristo Anastasiadis matbaaci Koço Anastasiadis”in oğlu onu Yesilköy”de Rodoslu Koço diye tanınırdı. Evleri Rex sinemasının karşısındaydı.
Hristo”nun Eleni adında bir ablası vardı ve Vlasi ile evliydi.

 

Baska bir okul arkadasim ve aynı zamanda kuzenim Stelyo Samancı ve ağabeyisi Petro Samancı halen Istanbulda yaşamaktadır.

 

Diğer bir Yeşilköylü okul arkadaşım ise Teofilos Tisidis bizim ‘meşhur elektrikçi” küçükten beri bu işlerle uğraşır kapı zilleri yapıp okula getirirdi. Bugün halen Istanbul’da yaşamakta olup merhum Dr. Kalangosun kızı ile evlidir ve Fizik öğretmenidir.

 

Despina Stakia Yesilköy Postanesinin yaninda otururdu.

 

1963-1964 kış ayları bir hayli soğuk gecti Istanbulda karakış yaşandı durmadan kar yağdı okullar bile 3-4 gün tatil edildi. Bu arada öğretmenimiz Bayan Atina emekliliğe ayrılmış yerini Bayan Mimika almıştı hatırladığım kadarıyla zayıf esmer bir kadındı.

 

Okulda erkek öğrenciler dokuz taş diye bir oyun oynardık.Bir çimento düzlüğe dokuz küçük taşı üst üste sıralardık ve ufak bir topla onları düşürmeye çalışırdık., hangi takım kaybederse ortaya öbür takım vurmaya çalışırdı.

 

Bir Pazar öğle üzeri sokakta tek başıma topla oynarken karşıya yeni taşınmış komşumuzun oğlu Selimí gördüm ve ona şutla topu attım ve birlikte top oynamaya başladık. Daha sonra mahallemizde bir futbol takımı kurmaya karar verdik ve adını da EMELGÜCÜ koymayı düşündük.Takıma Yeşliköyé Mardin’den yeni gelmiş arkadaşımız Naim Amun, biraz ilerde outran Deniz Kuvvetleri subayı Muhittin Bey’in oğlu Muzaffer Erdönmez, Engin Mepa ( bugün salam, peynir, zeytin ticareti ile uğraşmaktadır), Kumkapı Is Bankası müdürünün çocukları Tayfun ve Vehpi kardeşler, 1965 yılında Salaha’nin konağına yazlığa gelen Ermeni ailesinin oğulları Mıgırdiç, Nuran Çutakyan, Salih Fırat ve Derya Ünkaya adında bir çocuk. Böylece mahallemizin ilk futbol takımi oldu.Ilk takım formamız beyaz fanila üzerine çapraz bir siyah şerit dikilmişti.

 

Ilk maçımızı Serbesti sokağındaki Ingiliz ailelerin çocukları ile bizim evin karşısındaki arsada yaptık ve 4-3 yenildik ! Üzüntümüz büyüktü! Antrönörümüz ve hakemimiz Mıgırdiç’in babası Nubar beydi.Fakat daha sonra 1967 yazında yeni bir takım kurduk yeni formalarımız Kirmızı-Siyahtı Yeşilköy’de yapılan üst sahada bizim takımdan ayrılan ve yeni takım kuran Nuran Çutakyan’ın takımını 4-2 yendik.
Yaz aylarında Pazar günleri öğleden sonra Yeşilköy takımının maçları olurdu. Yeşilköy Gençlik kulübünün sarı-yeşil formaları vardi. Her Pazar Istanbul’un çeşitli semtlerinden takımlar gelir Yeşilköy takımları ile karşılaşırdı. Önce juniyörler ( küçükler) sonra B ve en son da A takımları.Hatırladığım kadarı ile kaptan Erkut daima 6 numaralı formayı giyerdi.Yazın her Pazar 14:00 civarındaki bu maçları kaçırmazdık. Sahada ihtiyar bir nine arabanın içinde buzla dolu fıçıda gazoz satardı.

 

Yeşilköy sahasında diğer bir tanıdık sima da börekçi Babula idi asıl adı Ilyas’tı ve Kastamonudan gelmişti.

 

Yeşilköy’ün başka bir takımı da Yeşilköy Jimnastik Klübü idi ve bu takımın maçları her Pazar sabahı yapılırdı.Formaları ise mavi-beyazdı.

 

1969’larda biz Yeşilköy Rumlarının Kültür Derneği adı altında futbol takımı kuruldu ve ilk formalar yeşil-beyaz çubuk forma idi. Ilk maçlarını bir Cumartesi öğle üstü Üsküdar Kültür Derneği ile yaptılar ve 7-0 galip geldiler.

 

Hatırladığım kadarıyla takım kaptanı Corci Algındı. sert şutları vardı eskiden Feriköy’de top oynamıştı. Ne var ki Corci artık hayatta yok birkaç sene önce öldü.

 

Takımda kaleci Jako, bekler Tanaş ve Aristo, Andrea, Niko Çelebi, Yorgo Minaoğlu, Toni, Istanbul’dan iki oyuncu da gelirdi.Sağ açık Erkan ve santrafor
Tınaz.

Takımın başka bir oyuncusu da Yanko idi 4 numaralı formayı giyerdi.Daha sonra B Takım ve Jünyörler takımı oldu .Benim arkadaşım Naim Amun Jünyörlerde 7 numaralı forma ile top koştururdu.

 

Daha once yazımda bu konuyu unutmuştum 1968 yılında Yeşilköy sakini ve aynı zamanda Taksim Futbol Takımının 25 yaşındaki oyuncuwsu Kevork Deveciyan kan kanserine yakalanarak o yıl ölmüştü, babası Simon Deveciyan’nın bir Nalburiye dükkanı vardı.Bu ölen genç futbolcunun anısına Yeşilköy’ün
Üç Futbol Klübü turnuva düzenlerdi “KEVORK DEVECIYAN KUPASI” adı altında.Ilk turnuvada Yeşilköy Gençlik Kulübü birinciliği almıştı, Kültür Derneği ikinci, Jimnastik kulübü de üçüncü olmuştu.

 

Yeşilköy’de bir de Aksaray Yusufpaşa’dan tanıdığımız Kayseri ailesi yaşıyordu evleri bahçe içinde ahşap bir binaydı.Baba Anastas ve eşi Madam Marika’nın Üç çocukları vardı, iki kız bir erkek. Kızların adı Sofia ve Vaso erkeğin adı ise Pavli idi.Pavli ile küçük yaştan beri arkadaşlığımız var.Ikimiz de Fenerbahçeli idik
Çoğu kez durakta buluşur 81 numaralı otobüs ile Eminönü’ne oradan da başka otobüsle İnönü Stadı’na gider maçları izlerdik.Evlerinin bulunduğu yol 14 Nisan Sokağı idi ve anneannelerimiz Yusufpaşa’dan tanışırlardı.

 

Yeşilköy’deki dükkanlara gelince İstasyon Caddesine çıktığımızda tren istasyonunun yanında senelerce muhtarlık yapmış merhum Şaban Acar Bey”ín Aktar dükkanı vardı, yanında ise Yeşilköy Belediye’sinin büroları vardı.
Yolun sağ tarafında bir pastane vardı, onun hemen yanında kasap Hristo”nun dükkanı, onun yanında ise Hilmi”nin berber dükkanı vardı.Elli metre ilerde
Başka bir Rum kasap vardı Spiro’ydu. Biraz aşağıda sıra ile manav dükkanları vardı. Köşebaşındaki bir ahşap evin altında bir küçük dükkanda Duli Çimenoğlu’nun gazete ve mecmua bayisi vardı. Daha ilerde Bari adında Ermeni bir bakkal vardı, bisiklet ile evlere erzak götürürdü hatırladığım kadarıyla iki oğlu vardı.

 

Yolun bitişinde köşede rahmetlik Mike”nin berber dükkanı vardı, eskiden Mikenin Berber dükkanı daha aşağıda fırının yanında imiş.

 

Eski Yeşilköylü bay Panayotis"in yazısıdır

 

Bu sayfalar Yeşilköy Mahalle Muhtarı Bülent YURTSEVER tarafından yapılmaktadır.

SİTEMİZİN SERVİS SAĞLAYICISI www.malopan.com  ADRESLİ KANADA FİRMASI