ANA SAYFA

YEŞİLKÖY ANILARI

 

Herkese selamlar, sevgiler,

Anılarını yazan ağabeylerimiz bizler -kısmen- bilmediğimiz zamanlara götürse ve imrendirse de 80'li yılların Yeşilköyü de güzeldi.

Benim için Yeşilköy hala Istanbul'un bakir bir köşesinde, kendine has, güzel, yeşil, mutlu bir belde, küçük bir kasaba olarak duruyor.Engin abi gibi ben de artık Acıbadem'liyim ama bir evimiz ve bir ayağımız hala Yeşilköy'de. 80'lerin Yeşilköyü'ne ait hatırladıklarımı alt alta yazmak isterim, belki başkalarının anılarını canlandırır, benim hatalarımı eksiklerimi düzeltir de biz de okur mutlu oluruz :)

- 80'lerde Yeşilköy sahili bakirdi ve yeterince temizdi hala. Mart ayında denize girmek biz "ergen"ler için adeta bir güç gösterisiydi. İlk denize girebilen bütün yaz havasını atardı.

- Plak fabrikasının karşısında bomboş, yemyeşil araziler vardı. Orada top oynardık. Üç tane köpek vardı. Biri dev gibiydi, diğerleri ufaktı.
Belediye zehirledi onları. Bir de dere vardı. Ne oldu o dere bilmiyorum ama çok sevimli bir yerdi.

- Köpeğimiz vardı adı Toro, bahçedeydi kulübesi. Bir defasında Toro'yla gezerken belediye ekibi son otobüs durağının orada tüfekle köpek
vururken biz de şahit olduk. Hayvandan fışkıran kanlar, o bağırtısı... Korkunç bir manzaraydı. Toro birkaç gün kendine gelemedi, korkudan hasta
oldu.

- Tren raylarına bozuk para koyardık. Bir defasında makinist bizi kovalamıştı. Sırtıma koskoca bir taş yiyip rayların yanındaki yamaçtan
bugün hala çalışan artezyen istasyonunun yanına yuvarlanmıştım.

- Deniz Kulüp'te (şimdiki Yeşilyurt Spor Kulübü) motorlu botumuz vardı. Balığa çıkar, çok defasında kova kova İstavrit ve İzmaritlerle dönerdik
kıyıya. Büyük abilerimiz, amcalarımız kayıkhane'de demlenir, akşam güneşinin tadını çıkarırlardı. Mutlu bir yerdi.

- Deniz Kulübün iskelesinde su topu maçları yapılırdı. Havuz filan yoktu o zaman çünkü deniz pırıl pırıldı. Maçları seyretmeye gider, abilerimize
özenirdik.

- Oturduğumuz apartmanda çok sevdiğimiz ermeni komşularımız vardı. Her paskalyada bize taptaze, sıcak çörek getirirlerdi.

- Sonradan yapılan Toplu Konut sitesinin ufak çarşısında, Bülent abinin marketinin yanında Pitzaland vardı. Pizzaları çok güzeldi. Şefi de son
derece işini bilen titiz biriydi. Bir defasında karides ve mantarı aynı pizzada istedik diye neredeyse bizi dövecekti :)

- Yeşilyurt çarşısında bir nalbur dükkanı vardı, hala var mı bilmiyorum.Fıkra gibi bir olay yaşamıştık orada. Dükkan sahibine bir adres sormuştuk: "filanca sokağı biliyor musunuz ?" diye. Adam bize bakıp "Evet" dedi ve kafasını eğip işine devam etti :)

- Çarşıda küçük bir esnaf lokantası vardı. Hatta yanında da bir plakçı vardı kaset doldurturduk. O lokantada yemek yerdik bazen. Ne kadar da
ucuzdu fiyatları !

- Sucu Bayram vardı. Kocaman kamyonlarıyla ailece gelir, büyük cam damacanalarla su getirir ve dağıtırlardı. Bir defasında sucu Bayram'ın
oğlu apartmanda benim ayakkabılarımı çalıp kaçmaya çalışan ufak bir hırsızı yakalamıştı.

- Su küpümüz vardı evde. Kocamandı. Suyu hep serin tutardı.

- Sitede artezyen kuyularımız vardı. Bütün evlerin suyu o kuyulardan gelirdi. Ne bol, ne serin bir suydu. Biz çocuklar ağzımızı musluğa
dayayıp kana kana içerdik oynamaktan yorulunca. Bir şey de olmadı hasta falan olmadık.

- O zamanlar Beyaz Gölge diye bir basketbol dizisi başlamıştık Sarışın koçları vardı. Kuliç diye de bir tip vardı dizide. Onlara özenip kavak ağacının önüne pota yapmıştık. Saatlerce basket oynardık sıkılmadan. Bazen de kulüpte oynardık.

- Yeşilköy'le Yeşilyurt arasında ismini hatırlayamadığım bir sokakta böyle zemin-bodrum arası bir katta çok ilginç bir dükkan vardı. Garip
garip elektronik cihazlar, robot gibi bir şeyler vardı. O sokağa girip o dükkana bakarken adeta kendimden geçip büyülenirdim, çok özenirdim.

- Yeşilköyle doğrudan ilgisi yok ama elektronik deyince bir de dizi vardı. Bir çocuk bilgisayarlarla bir şeyler yapardı. Büyülenirdim o
diziden. Zaten o yüzden "bilgisayarcı" oldum galiba :) O dizinin enfes bir jenerik müziği vardı (hatırlayanlar için o melodinin dizi versiyonu değil -bulamadım- orijinali http://www.asut.net/indir/BachMinuetGmajorPhiladelphiaOrchestra.mp3  adresinde bulunabilir :)

- "Aygaz" dediğimiz, asıl adını bilemediğimiz ama galiba söylenişi gerçekten de aygaz olan iri yarı ermeni bir abimiz vardı. İnanılmaz
güçlüydü. Ne zaman başka çocuklarla başımız belaya girse bize yardım ederdi. Epey bir önce yolda yürürken gördüm yaşlanmıştı bayağı.

- Ergenliğin sonlarına doğru itfaiyenin orada Yeşilköy Jimnastik Kulübünde "vücut" çalışırdık. Bülent abi vardı yanılmıyorsam o işletirdi. Bir de milli atlet bir abimiz vardı Suat idi galiba adı. O çalıştırmaya başlamıştı bizi. Acayip yorulurduk günde bir litre süt içerdik o zamanlar !

- Balıkçılar, çiroz yapıp asarlardı iplere. Ne hoşuma giderdi onların görüntüsü, kokusu...

- Bazı klişelerimiz vardı; Roma Dondurmacısına haftada en az iki-üç kez uğramak (ama kaprinin karşısındakine :), ekmeği fırından (bilenler) almak, gazete için mutlaka avcılar derneğinin yanındaki ufak dükkana gitmek,...

Bir çırpıda aklıma gelenler bunlar... biraz karışık oldu kusura bakmayın  artık :)

hoşça kalın,
Mahir B. Aşut
(Yeşilköy 50.Yıl Lisesi, 1985, 3-FEN-A mezunu)

 

 

  Bülent YURTSEVER
      Yeşilköy Mahalle Muhtarı
  0212 573 03 82 / 0532 311 07 01

Free Web Counter